Trabzon’da, yani adını Hellence Trapezous’dan alan Karadeniz’in uzun kumdan örme şalını kıyılarda sürükleyen sevgilisinde 1955 yılında doğdum. “Ya askerler dolaşır ülkeyi bir uçtan bir uca ya da işçiler” ilkesini benimsemiş olan babamla ailecek ayrılıp önce çini diyarı Kütahya’ya, sonra da Herakles’in kenti Karadeniz Ereğlisi’ne geldik. İlkokuldan lise son sınıfa kadar sahil yolunu o sözcük ne demek bu sözcük bu demek diyerek arşınladım. Sınav sonuçları açıklandığı gün keçi kulaklı Midas’ın kentine yola çıkmak üzere bavulumu hazırlamaya başladım. Hacettepe Üniversitesi Ekonomi bölümüne kayıt yaptıracaktım. Üniversite’ye gelince sözcüklere ilgim azaldı. Çok önemli görevler bizi bekliyordu, üniversiteyi özerk, ülkeyi bağımsız, ekonomiyi toplumsal yapmamız gerekiyordu. Görevimize ciddiyetle sarıldım. Öğrenci derneği başkanı olarak çıkardığım ilk yayın savcılardan birini çok kızdırdı ve Ankara Kapalı Cezaevinin koridorlarını iki buçuk ay adımla ölçmek üzere oraya gönderildim. Ölçümler kesin ve doğruydu; yirmi üç adım. Özgür oldum, Nurten’e aşık oldum. Yıldırım aşkı olsa gerekti, hızla evlendim. Ekonomist olmak için girdiğim üniversiteden evli ve bir çocuklu bir bilişimci olarak 1979 yılında mezun oldum. Kızıma ben Çağın, karım Zeynep adını koymak isteyince uzlaşıp Zeynep Çağın koyduk. Hacettepe Üniversitesinin bilgi işlem merkezinde işe başladım. Yöneticim Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ül-Lugat-it Türk’ü kadar önemli bir yapıtı edebiyatımıza kazandıran “Dil ile Ekin” in yazarı Aydın Köksal’dı. Yeni bir teknolojinin ülkemize girerken dilimizi de geliştirmesi için çaba harcıyordu. Türkiye Bilişim Derneği’nin de başkanıydı, biz de dernekte muazzaf olarak göreve başladık. Yıllar sonra başkanlık sırası bize geldi, çok onurlandım. İlk basılı yayınım, 1982’de TBD tarafından “Bilişim Sistemlerinde Belgeleme” adıyla yayınlandı. Ayşe Kudat ile birlikte çok sayıda sosyal değerlendirme projesi yaptık Türkiye’nin ormanlarıyla ilgili çalışmamız Sosyal Development Paper tarafından basıldı. Çalışmaya öyle dalmıştık ki, ilk çocuğumuz doğalı sekiz yıl geçtiği halde hala çocuğumuzun kardeşi olmadığını fark ettik ve 1988 yılında bir oğlumuz oldu. İsim konusunda tartışma yaratamadığımız için adını Yalın koyduk. Bilişim sektöründe proje yöneticiliği yerine kongre organizasyonu ve danışmanlık yapan bir şirket kurduk. O kongre senin bu ülke benim gezerken özellikle Türk Cumhuriyetlerinde sözcükler dünyasının sihrini daha çok hissettim. Yaşam hızla akıyordu, ilk bilişim gazetesi olarak çıkmaya başlayan BT Haber’de köşe yazıları yazarken diğer köşe yazarı Sinan Oymacı, “Ben artık ‘Netyorum’ adıyla internet gazetesi çıkartacağım. Sen de bana anlattığın sözcükleri orada yaz” dedi ve bir “Öykülerle Sözcükler” macerasına başladık, hala sürer. Bilim ve Sanat Ankara Rehberi sözcük öykülerini her ay kesintisiz yayınladı. Sonra bir gün TBD Yirmibirinci Bilişim Kurultayının hazırlıklarını görüşmek üzere Özgür Uçkan, İlhan Uçkan, Rahmi Aktepe ve ben yemek yemek üzere buluştuğumuzda İlhan Uçkan’ın aslında o günlerde en çok okunan yazarlar arasındaki İlhan Uçkan olduğunu öğrendim. O da benim sözcüklerin sihrine kapılmış biri olduğumu. Çok okunan kitapların yazarıydı, anlattıklarımı okunur buldu . Ben de editörlük desteği vermesini rica ettim.. Hayat İçin Bir Kahve Molası Notos Yayınları tarafından basıldı. Ben kendimi o kanaldan bu kanala kitabı anlatmak için koşarken buldum. Türkiye Bilişim Derneği’nden sonra TOSYÖV’de Genel Sekreterlik ve Başkan Yardımcılığı, Hacettepe Mezunlar Derneğinde Başkanlık yaptım. Bilişim Dergisinde sürekli Deliler Teknesi ile birlikte çıkan Öykü Teknesinde ve diğer bazı dergilerde yazmaya devam ediyorum. Bir yandan da üçüncü çocuğumuz olan şirketimiz Semor ile yaşam savaşı vermeye devam ediyorum. |
SEMOR Seminer, Organizasyon, Danışmanlık ve Turizm A.Ş. Çetin Emeç Bulvarı Kabil Cad. No:3/16 Öveçler - ANKARA
Tel: 0 312 479 91 03 - Fax: 0 312 479 91 32 www.semor.com.tr